Kibyra Antik Kenti

Kibyra Antik Kenti; sadece Anadolu’nun değil, antik çağ döneminin de önemli yerleşim yerlerinden biri olan Burdur’da mutlaka görülmesi gereken örenyerlerinden biridir.  Bölgenin en iyi korunmuş antik kentlerinden biri olan Kibyra; gladyatör dövüşlerinin yapıldığı stadyumu, tiyatrosu, meclis binaları ve agorası (çarşısı) ile ziyaretçilerini tarihi bir yolculuğa çıkarmaya hazır!

Kibyra Antik Kenti Nerededir?

Burdur’a 110 kilometre uzaklıktaki Gölhisar ilçesi sınırları içinde olan Kibyra Antik Kenti, Akdağ kütlesinin eteklerinde ve Gölhisar ovasına hakim tepeler üzerinde konumlanmış. Bir zamanlar Frigya, Likya, Karya ve Pisidya bölgelerinin kesişme noktasında yer alan bu antik kent, günümüzde ise Burdur/ Fethiye, Antalya/Denizli ve Gölhisar karayollarının kesişme noktasında yer alıyor.  

Kibyra Antik Kenti, Burdur’a 120, Denizli’ye 105, Antalya’ya 135, Fethiye’ye ise 110 kilometre mesafededir. 

Kibyra Nedir?

Kibyra isminin ne anlama geldiği tam olarak bilinmese de, Tarihçi, Yazar ve Araştırmacı Bilge Umar tarafından  “Yüce Ana Tanrıça” anlamına geldiğini iddia edilmiş.  Bu kentin Anadolu’nun ana tanrıçası olarak bilinen Kibele ile bir bağlantısı olup olmadığı bugüne kadar hiç araştırılmamış. Bununla birlikte, Kibyra kentinin sembolü olarak bilinen “yatan aslan” figürünün Kibele’nin kutsal hayvanı olan aslan olduğu biliniyor. 

Kibyra Antik Kenti Hakkında Bilgi

Likya antik kentlerinden olan Kibyra Antik Kenti’nin denizden yüksekliği 1100-1300 metre seviyelerindedir. Gölhisar ovasının tepelerinde yer alan bu antik kent, ovayı baştan başa geçen İndus (Dalaman) Çayı’nın su kaynaklarına sahiptir. Bununla birlikte Böğrüdelik ile Deliyaraz Yaylaları’ndan gelen su kaynaklarının bu antik kentten geçtiğini, dolayısıyla bu kentin su açısından oldukça şanslı bir kent olduğunu söylememiz mümkündür. Suyun varlığıyla elbette ki tarım ve hayvancılığın gelişmesini sağlamış. 

Bir dönem Kabalis olarak adlandırılan daha sonraki yıllarda ise Kibyratis denilen bölgelerinin merkezi olan Kibyra’nın batısında Karya ile Likya, doğusunda Pisidya yer alıyormuş. Bu antik kentin önemli özelliklerinden biri ise, geçmişten günümüze güneydeki limanları iç bölgelere bağlayan kavşak konumunda olmasıdır. Bu özelliğiyle birçok kültürden izler taşıyan bu antik kenti bugün ziyaret ettiğinizde göreceğiz kalıntılar ise Roma Dönemi’ne ait.

Bölgede daha önceleri Burdur Müzesi tarafından çeşitli kazı çalışmaları yapılmış. 2006 yılında başlatılan ve halen daha devam etmekte olan bilimsel kazı çalışmaları ise Burdur Müzesi başkanlığında Akdeniz Üniversitesi Arkeoloji Bölümü öğretim üyeleri tarafından yürütülüyor. Bu çalışmaların destekçileri ise Kültür Bakanlığı, Gölhisar Belediyesi ve Gölhisar Kaymakamlığı’dır. Ayrıca, Gölhisar ve çevresinin 1. derece deprem bölgesi olması sebebiyle, İstanbul Teknik Üniversitesi ve Eskişehir Osman Gazi Üniversitesi’nden uzman jeologlar, bölgedeki kazı ekibi bünyesinde deprem fay hatları üzerine araştırma yapıyorlar. 

   

Görsel: Gölhisar Belediyesi

Kibyra Antik Kenti’ndeki Mimari Yapılar ve Buluntular

Birbirinden derin uçurumlarla ayrılan, bölgeye hakim üç tepe üzerinde konumlanan Kibyra Antik Kenti; uzmanların konglamera diye adlandırdıkları bir yapıda, ufacık kum taşlarının zamanla bir araya gelip kaynaşmasıyla oluşturduğu tepe bir noktada yer alıyor. Kenti ziyaret ettiğinizde kamu, sivil ve dini yapıların belli bir bütünlük ve simetri çerçevesinde inşa edildiğini hemen fark edeceksiniz. Bölgedeki yapılar, tepelik alanın teraslanmasıyla birbirinin manzarasını kapatmayacak şekilde planlanmış. Çeşitli mimari tipleri bünyesinde barındıran bu antik kentte; mezarlık, tiyatro, meclis binası, bazilika, tapınaklar, çarşı ve pazar yerleri yer alıyor. 

Yaptığınız ziyaret sırasında; kentteki mezarlığın (nekropol) kamu yapılarının yoğunlukta görüldüğü ana tepeliği çevrelediğini göreceksiniz. Bölgedeki kamu yapıları, doğudaki stadyumdan (Stadion) batı taraftaki tiyatro ve meclis binasının olduğu bölge arasında yoğunlaşıyor. Aynı hat üzerinde başta ana cadde olmak üzere, ikincil yollar, bazilika, çarşı ve pazar yerleri (aşağı ve yukarı agoralar), tapınaklar ve dükkanlar yer alıyor. 

Tarım ve hayvancılığın yanı sıra, dericilik, demir işleme, at yetiştiriciliği ve çömlekçiliğin de yapıldığı bu bölgede, çok sayıda seramik kalıbı parçaları bulunmuş. Özellikle antik çağda at yetiştiriciliği bölgede o kadar ünlüymüş ki insanlar Kibyra’ya “hızlı koşan atların şehri” demişler. Diğer yandan yapılan araştırmalarda bölgede en geç Hellenistik dönemde çömlek ve seramik yapımına başlandığı, bu işlerin yapıldığı atölyelerin ise Sagalassos’ta olduğu gibi tiyatronun arkasındaki tepede olduğu ortaya çıkmış. Yine tiyatronun yer aldığı tepenin kuzeyi ve batısında bölge haklının tarım yaptığı araziler bulunmuş. 

Kazı çalışmaları sırasında bulunan Helenistik döneme ait Kibyra sikkelerinde miğferli baş ve süvari, hörgüçlü boğa ve kartal figürleri bulunuyor. Bu figürlerden süvari figürünün şehrin kurucusu olan Kibyras olduğu düşünülüyor. 

Su Yolu: Su kaynakları açısından oldukça şanslı bir kent olan Kibyra’da, birbirine paralel şekilde konumlanan iki su yolu tespit edilmiş. Bir zamanlar Kibyra’nın su ihtiyacını karşılayan bu kaynaklar, günümüzde ise Gölhisar’ın içme suyu ihtiyacını karşılıyor. 

Mezarlık (Nekropol): Bölgede mezarlıklar üzerine yapılan araştırmalarda, U formlu ve basamaklı platformlu olmak üzere iki farklı türde lahit mezarlar, anıt mezarlar ve yer altı oda mezarları bulunmuş. Anıt mezarlardan hemen kent girişinde yer alan mezarın konumu itibariyle çok dikkat çektiğini söylememiz gerekiyor. Bölgede yapılan araştırmalarda 360 adet lahit mezarlık tespit edilmiş. Buna rağmen sağlam durumda olan çok az lahit varmış ne yazık ki. Bu mezarların tamamının yerel kireç taşından yapıldığı, büyük bölümünün ise üçgen alınlıklı ve basık bir kapağa sahip olduğu ortaya çıkmış. Alınlıklar ise yerel motiflerle süslenmiş. Bazı alınlıklarda ise Medusa başı ve çiçek rozeti betimlendiği görülmüş. 

Kentte tespit edilen yer altı oda mezarlarının sayısı da oldukça fazla. Konglomera ana kayaya işlenmiş bu yer altı oda mezarların büyük bir kısmı çok odalıdır. Bu mezarlarda girişi sağlayan bir dromos ve odalar yer alıyor. Bazı yer altı oda mezarının içine lahitler yerleştiği görülmüş. Ne yazık ki, bu mezarların büyük bölümünün kazılar nedeniyle tahrip edilmiş.

Tiyatro: Bugün büyük oranda sağlam ve ayakta duran tiyatro ise, tüm manzaraya hakim olan ana tepe üzerinde konumlandırılmış. MÖ. 1. yüzyılda yapıldığı tahmin edilen bu yapı, 8 bin kişilik izleyici kapasitesine sahiptir.  İki girişi bulunan tiyatronun sahne binası tamamen yıkılmış olsa da, içeriye girdiğiniz anda mimari planı kolaylıkla anlaşılıyor. Tiyatroda en çok göze çarpan şey ise, oturma sıralarını yatay bir şekilde bölen yürüme yolunda, kentin ileri gelen kişi ve ailelerinin kent için yaptıklarını hayır işlerinin Hellence olarak yazılmasıdır. 

Stadyum Yapısı: U şeklinde olan stadyumun MS. 1 veya 2. yüzyılda inşa edildiği tahmin ediliyor. Batısı yamaç olan stadyumun üç tarafı basamak şeklinde oturma alanlarıyla çevrilidir. Yaklaşık 13 bin kişilik kapasiteye sahip olan bu yapı, 200 metrelik pist alanıyla Anadolu’nun en büyük stadyumlarından biri olma özelliği taşıyor. 

Gladyatör gösterilerinin yapıldığı yer olan stadyumda yapılan kazı çalışmalarında, dövüş figürlerinin olduğu çok sayıda gladyatör frizleri bulunmuş. Ayrıca, stadyumdan mezarlığa uzanan anıtsal yol üzerinde gladyatörlere ait çok sayıda mezar ortaya çıkmış. 

Odeon Yapısı: Tiyatronun güneyinde yer alan Odeon Yapısı, kentin bastısında kalıyor. Konser türündeki etkinliklerin yapıldığı bu binanın tıpkı stadyum gibi MS. 1 veya 2. yüzyılda yaptırıldığı biliniyor. Kesme taş blokların kullanıldığı yapı, yarım daire şeklindedir. Adeta bir yamaca inşa edilmiş olan yapının kaveası 2 kısımlıdır. Oturma sırası basamaklar halindedir.

Stratejik konumu nedeniyle bölgenin adeta yargı merkezi haline gelen Kibyra Antik Kenti’ndeki Odeon Yapısı aynı zamanda bölge mahkemesi olarak da kullanılıyormuş.  Roma İmparatorluğu döneminde bölgedeki 25 kentin yargı işleri bu yapıda yürütülüyormuş.  Roma İmparatorluğu’nun bölgeye atadığı mahkeme başkanı da Kibyra’da kalıyormuş. 

Agora Yapısı: Akropol de denilen, iç kalenin tam ortasında yer alan bu yapı aşağı ve yukarı agora olmak üzere ikiye ayrılıyor. Halkın alışveriş yaptığı çarşılar olan bu bölümde aynı zamanda önemli gelişmeler duyuruluyormuş. Çevresi kesme blok taşlarla yapılmış duvarlar ile çevrili olan yukarı agoranın ana giriş kapısı güneyde bulunuyor. Bu agoranın kuzeyinde ise bir sarnıç göze çarpıyor. Aşağı agoranın ise batı, kuzey ve güney taraflarından olmak üzere 3 giriş kapısı bulunuyor. Aşağı agoranın girişinde bulunan mermer yazıttan, bu çarşının derici esnafı tarafından yaptırıldığı ve dericiler çarşısı olduğu anlaşılıyor. 

Kutsal Yol: Kente giden giriş yoluna verilen isimdir. Bu yolun iki tarafında mezarlar bulunuyor. İnce bir cadde görünümünde olan yol kemere varıncaya kadar devam ediyor. 

Kemer: Kemer diye adlandırılan bu yapının aslında bir mezar binası olduğu düşünülüyor. Sebebi ise, içinde yer alan yaklaşık 30 metre kadar devam eden tünelde lahitler bulunması. Stadyumun yaklaşık 50 metre doğusunda, asfalt yolun ise hemen aşağısında yer alan bu yapının 5x5 boyutlarında bir de avlusu bulunuyor.  

Kibyra Antik Kenti Medusa

Kibyra Antik Kenti’ndeki Odeon Yapısı içindeki orkestra salonunun zeminlerinde yer alan medusa figürlü mozaik, dünya tarihinde zemine döşenmiş ilk medusa figürü olma özelliği taşıyor. Opus sectile yöntemiyle renkli mermer döşenerek inşa edilen bu mozaik de antik kenti farklı kılan özelliklerden biri. 

Kibyra Antik Kenti’nin Tarihçesi

Kibyra kentinin MÖ. 3’üncü yüzyılda Milas’tan gelen Pisidyalı kolonistler tarafından kurulduğu tahmin ediliyor. Tarihi Hellenistik döneme uzanan kentin özellikle Roma İmparatorluğu döneminde altın çağını yaşadığı biliniyor. 

Antik kaynaklara göre; MÖ. 189 yılında Roma Generali Manlüus Vulso kazandığı bir zafer sonrasında Antiokhos’a yardım eden Galatlar’a karşı bir ceza seferine çıkmış ve C. Helvius komutasındaki bir birliği Kibyra tyranının boyun eğip eğmeyeceğini anlamak amacıyla bölgeye yollamış. Roma, Kibyra tyranından 500 talent haraç istemiş. Fakat ancak 25 talent alabilecekleri şeklinde bir cevap almış. Sebep olarak ise, Alimme ve Sylleum kentlerinin kötü durumu gösterilmiş. C. Helvius tehtidkar tavrını sürdürünce100 talent ve 10.000 medimni buğday vermeye mecbur kalmış. 

2. yüzyılın sonlarına doğru Bubon, Balbura ve Oineanda şehirlerinden oluşan Tetrapolis kurulmuş. Tetrapolis’te, Kibyra’nın iki oy, diğer 3 kentin ise bir oy hakkı varmış. Çünkü Kibyra 30 bin piyade ve 2 bin at çıkarabiliyormuş. 

MÖ. 84 yılında Sulla’nın teğmeni olan Murea, Kibyra tyranı Moagetes II’nin egemenliğine son vermiş. Bunun üzerine Bubon ve Balbura Likya’ya, Kibyra ise Asia Eyaleti’ne bağlanmış. Sonraki yıllarda Province Asia’daki eyaletler, daha iyi yönetilmesi amacıyla 9 bölgeye bölünmüş. Kibyra bu dönemde 25 şehrin yargı merkezine haline dönüşmüş. 

MS. 23 yılında bölgede meydana gelen deprem ne yazık ki Kibyra’nın yerle bir olmasına neden olmuş. Dönemin Roma İmparatoru  Tiberius bu olay üzerine bölgede 5 yıllık vergi affı olacağını söylemiş ve para yardımında bulunmuş. Tiberius’un gönderdiği parayla şehir yeniden inşa edilmiş. Bunun üzerine, Kibyralılar imparatora teşekkür etmek adına kentin adını Caesarea Kibyra yani İmparatorun Kibyrası olarak değiştirmişler. 

Gezgin Strabon ise Kibya’da yaşayan halkın aslen Lidyalılar olduğunu iddia etmiş. Bu halkın göç ederek Kabalis bölgesine gittiklerini ve burada yaşayan Pisidyalılar’a kısa sürede hükmettiklerini, bölgede kocaman bir yerleşim yeri inşa eden bu halkın daha sonra kenti başka bir yere taşıdığını söylemiş. Ayrıca, Kibyra’da 4 farklı dilde konuştuklarını yazmış. Strabon’un kayıtlarına göre bu diller: Hellence, Lidce, Pisidce ve Solymce’dir.  Strabon’un iddiaları Kibyra’dan 18 kilometre uzaklıkta yer alan Uylupınar antik yerleşkesindeki kazılar sonucu ortaya çıkan kalıntılarla da destekleniyor. 

Kibyra Antik Kenti’ne Nasıl Gidilir?

Antalya’dan Kibyra Antik Kenti’ne gidecekseniz; Çavdır Denizli güzergahını takip ederek Gölhisar’a, oradan da Kibyra Antik Kenti’ne ulaşabilirsiniz. 

Ankara’dan Kibyra Antik Kenti’ne gidecekseniz; Afyonkarahisar Burdur karayolu üzerinde Gölhisar Fethiye güzergahını takip ederek Gölhisar’a ulaşabilirsiniz. 

İzmir’den Kibyra Antik Kenti’ne gidecekseniz; Aydın Denizli güzergahını takip ederek Acıpayam Gölhisar yönüne gitmeniz gerekiyor. Bu güzergah sizi Kibyra Antik Kenti’ne ulaştıracaktır. 

Kibyra Antik Kenti Ziyaret Saatleri ve Giriş Ücreti

Kibyra Antik Kenti’ni yaz döneminde 09.00-17.00, kış döneminde ise 08.00-17.00 saatleri arasında ziyaret edebilirsiniz. Örenyeri yılın her günü ziyarete açıktır. 

Kibyra Antik Kenti’ne giriş ücretizdir. Eğer Müzekart sahibiyseniz kaleyi bir yıl boyunca iki kez, Müzekart+ sahibiyseniz yıl boyunca sınırsız olarak ücretsiz bir şekilde ziyaret edebilirsiniz. 

Yorumunuzu paylaşın

directions_bus
200'den fazla
Otobüs Firması

lock
Güvenli Ödeme
(0 Komisyon)

done
Kolay ve hızlı bilet alma

event_busy
Online İptal Kolaylığı

keyboard_arrow_up