Doğa harikası olan şelaleler, çoğu zaman insana huzur katar. Mersin ve civarında yaşıyorsanız ya da yolunuz bu güzel Akdeniz şehrine düşerse, huzurlu bir kaçamak yapmak istediğiniz her an Tarsus Şelalesi’ne gidebilirsiniz.
Tarsus Şelalesi, ilçe merkezinin kuzeyinde yer alan Berdan, eski adıyla Kydnos Nehri üzerindedir. Berdan Nehri, Çukurova’yı oluşturan üç ırmağın en küçüğüdür. Nehirdeki su yaklaşık 5 metrelik bir yükseklikten dökülerek şelaleyi oluşturuyor.
Her ne kadar yazının başında şelalelerden “doğa harikası” diye bahsetsek de, Tarsus Şelalesi’nin ortaya çıkışında insan faktörünün etkili olduğunu söylemeliyiz. Tarsus Şelalesi, M.S. 527-565 yılları arasında hüküm süren Bizans İmparatoru Justinyen’in, kenti su taşkınlarından korumak için derenin yatağını değiştirmesiyle oluşmuş.
Şelalenin bulunduğu alan jeolojik olarak konalemera yapısına sahip. Bu özelliğinden dolayı, buradaki kayalar çok kolay bir şekilde oyulabiliyor. Şelalenin bulunduğu alanın Roma döneminde mezarlık olarak kullanıldığı biliniyor. Nehrin suyunun azaldığı dönemde ortaya çıkan bu mezarlar, suyunun debisinin yüksek olduğu dönemlerde aşındığı için günümüzde oldukça tahrip olmuş durumdalar.
Başta Tarsuslular olmak üzere pek çok ziyaretçinin ilgisini çeken Tarsus Şelalesi’nin özellikle ilkbahar aylarındaki muhteşem görüntüsü görülmeye değerdir. Şelaledeki su özellikle kış ve bahar aylarında karların erimesiyle en yoğun debiye ulaşıyor. Yaz aylarında ise, su seviyesinde azalma meydana geliyor. Mersin’in aşırı sıcak yaz günlerine inat Berdan Nehri’nin suyu soğukluğunu korumaya devam eder. Bunun nasıl olabildiğini merak ediyorsanız hemen söyleyelim. Berdan Nehri’nin suyu Toroslar’dan çok kısa sürede aşağıya indiği için yılın dört mevsimi soğuktur. Zaten Berdan, kelime anlamı olarak da “soğuk su” demektir.
Halk arasında bu suyun şifalı olduğuna dair yaygın bir inanış hüküm sürüyor. Bununla birlikte tarihteki iki büyük şahsın Berdan Nehri’nde şifa bulmak için yıkandıktan sonra zatürreye yakalandığı ve iyileşemeyerek vefat ettikleri biliniyor. Bu kişiler Halife Memun ve Büyük İskender’dir.
Görsel: Atlasdergisi.com
Tarsus’a yaklaşık 2 kilometre uzaklıkta olan Tarsus Şelalesi’nin çevresinde oteller, restoranlar ve piknik alanları bulunuyor. Şehrin gürültüsünden uzaklaşmak istediğiniz bir hafta sonu, ailenizi ve sevdiklerinizi yanınıza alarak Tarsus Şelalesi’nde keyifli birkaç gün geçirebilirsiniz. Dilerseniz, şelalenin hemen yanındaki restoranda yemeğinizi yiyebilir ya da çay bahçesinde oturarak eşsiz şelale manzarası eşliğinde çayınızı yudumlayabilirsiniz.
Mersin’in en çok ilgi çeken ilçelerinden biri olan Tarsus; il merkezine 27, Adana’ya ise 35 kilometre uzaklıktadır. Ülkemizin pek çok şehrinden otobüs seferi düzenlenen Tarsus’a isterseniz toplu taşıma ile isterseniz de özel aracınız ile gidebilirsiniz. Uçak yolculuğunu tercih ediyorsanız, Adana Şakirpaşa Havalimanı üzerinden Tarsus’a ulaşabilirsiniz.
Tarsus Şelalesi’nin Tarsus’a uzaklığı ise sadece 2 kilometredir.
Coğrafi konumu ve hem batı hem de doğu medeniyetlerine ev sahipliği yapması nedeniyle pek çok tarihi yapıyı bünyesinde barındıran Tarsus’ta şelale dışında gezip görebileceğiniz yerleri sizler için derledik. Haydi, başlayalım!
Tarsus gezinize ilk olarak St. Paul Kilisesi ile başlayabilirsiniz. 12 yüzyıldan kalma bir eser olan St. Paul Kilisesi, Hz. İsa’nın 12 havarisinden biri olan St. Paul adına yapılmış. Roma mimarisine uygun şekilde yüksek duvarları olan kilise, 1415 yılında Ramazanoğlu Ahmet Bey tarafından onarılarak camiye çevrilmiş. Hristiyanlar için çok önemli bir yere sahip olan bu kilise, her yıl binlerce kişi tarafından ziyaret ediliyor. Siz de Tarsus’a kadar gitmişken, ilçeyi kültür ve inanç turizmi merkezi haline getiren bu kiliseyi mutlaka görmelisiniz. Kiliseden çıktıktan sonra ise, St. Paul’un evinin yeri olarak kabul edilen avluda bulunan St. Paul Kuyusu’nu ziyaret edebilirsiniz. Yaz - kış suyu hiç eksik olmayan bu kuyunun ağzı taşı silindir şeklinde, gövdesi ise kare biçiminde yapılmış. UNESCO Dünya Miras Listesi’ne aday olarak gösterilen St. Paul Kuyusu’nun derinliği 38, çapı ise 1,15 metredir.
Tarsus’a gittiğinizde görmenizi önerdiğimiz bir diğer yer ise, Ulu Cami’dir. 1579 yılında yaptırılan bu cami, 1895’te eklenen saat kulesi ile bugün büyük bir külliye görünümüne bürünmüş. Caminin hemen yanında Hz. Şit, Lokman Hekim ve Halife Memun’un sandukalarının olduğu bir türbe bulunuyor. Camiyi gezdikten sonra türbeyi de görmenizi öneririz.
Ulu Cami’den çıktıktan sonra rotanızı Kırık Kaşık Bedesteni’ne çevirmelisiniz. Ulu Cami’nin hemen yanı başında yer alan bu bedesten kuruluşunun ilk zamanlarında imarethane ve medrese olarak kullanılmış, cumhuriyetten sonra ise kapalı çarşı olarak kullanılmaya başlanmış. Yapı, dış cephesinde bulunan kaşık süslemelerinden dolayı Kırık Kaşık Bedesteni ismi ile anılıyor.
Kırık Kaşık Bedesteni’nden sonra sıra geldi Tarihi Tarsus Evleri’ne. Tarsus’a gidip de Tarihi Tarsus Evleri’ni görmeden dönmek olmaz. Kerpiç, taş ve ahşap’tan iki katlı olarak yapılan bu evlerin büyük bölümü cumhuriyet dönemi mimarisini gözler önüne seriyor.
Keyifli bir rota oluşturmak için Tarsus’a gittiğinizde gezi listenize eklemeniz gereken diğer yerler ise; Kleopatra Kapısı, Yedi Uyurlar Mağarası, Şahmeran Hamamı ve Antik Roma Yolu’dur.
Yolu Tarsus’a düşen herkese iyi tatiller dileriz.
directions_bus
200'den fazla
Otobüs Firması
lock
Güvenli Ödeme
(0 Komisyon)
done
Kolay ve hızlı bilet alma
event_busy
Online İptal Kolaylığı