Sidas Antik Kenti

Geçmişten günümüze birçok medeniyete ev sahipliği yapan Anadolu’da kurulan şehirlerin bir kısmı yok olurken bir kısmının kalıntıları günümüze kadar ulaşmıştır. Tarihin izlerini taşıyan bu kalıntılar, bulunduğu şehre ayrı bir önem kazandırmış ve turizm merkezi haline getirmiştir. 

Milattan önce bu topraklarda hüküm süren Lidyalılardan günümüze kalan Sidas Antik Kenti, bulunduğu bölgenin en çok ziyaret edilen yeri olma özelliğini taşıyor. Bugüne kadar herhangi bir kazı çalışması yapılmayan bu antik kent, tabir-i caizse altında gizemli bir dünya barındırıyor. 

Sidas Antik Kenti Nerededir?

Sidas Antik Kenti, Manisa’nın Demirci ilçesine bağlı İcikler Kasabası sınırları içerisinde yer alıyor. 

Sidas Antik Kenti’ne Nasıl Gidilir?

Sidas Antik Kenti, İcikler Kasabası’nın merkezine 5, Demirci ilçesine ise 75 kilometre uzaklıktadır. Bu antik kente ulaşmak için; İzmir – Ankara karayolu üzerindeki Salihli çıkışından sola Demirci yoluna girmeniz gerekiyor. Demirci yolu ile Sidas Antik Kenti’nin bulunduğu İcikler Kasabası arasındaki mesafe 70 kilometredir. Demirci yolundan devam edildiğinde Köprübaşı ilçesini geçtikten sonra Borlu Kasabası’na ulaşacaksınız. Borlu Kasabası’nın çıkışında sizi bir köprü karşılayacak. Köprüyü geçtikten sonra zaten Sidas Harabeleri levhasını göreceksiniz. Levhadan sağa döndükten sonra birkaç kilometre daha ilerleyince Sidas Antik Kenti’ne ulaşmış olacaksınız. 

Yolunuz Manisa’ya düştüğünde; Sidas Antik Kenti’nin yanı sıra Manisa Kalesi, Spil Dağı Milli Parkı, Ağlayan Kaya ve Manisa Müzesi’ni de ziyaret etmenizi tavsiye ediyoruz.

Lidyalılar’dan Günümüze Kalan Şehir

Orijinal ismi Saittai olan Sidas, bir zamanlar Manisa ve civarında hüküm süren Lidyalıların en önemli kentlerinden biridir. Şehre, güzel ve kutlu orman anlamına gelen Sidas isminin Türkler tarafından verildiği biliniyor. Sidas Antik Kenti’nde şehrin kendi döneminde ne kadar önemli bir yer olduğunu ortaya koyan birçok yerleşim alanının kalıntısı bulunuyor. Tarihi M.Ö 600’lü yıllara uzanan Sidas Antik Kenti’nde Lidya ve Roma dönemine ait çeşitli kalıntılar görebilirsiniz. 

Bugüne kadar herhangi bir kazı çalışması yapılmayan bu bölgede, ne yazık ki ilgisizlikten dolayı bazı bölümler toprak altında kalmış. Bu durum Sidas Antik Kenti’nde bazı değişikliklere neden olmuş. Mesela, büyük bölümü toprak altında kalan harabelerin olduğu bölüm tarım alanlarına dönüştürülmüş. Hatta İcikler Kasabası’nın en verimli arazilerinin Sidas Antik Kenti’nin bulunduğu alanlar olduğu söyleniyor. Döneminin en önemli yerleşim yerlerinden biri olduğu bilenen Sidas, aynı zamanda ilk metal paranın kullanıldığı yerdir. Hatta tarımla uğraşan yöre haklı bugün bile bölgede bronz sikkeler ile karşılaşabiliyor. 

Sidas Antik Kenti’nin ortasından geçen dere görülmeye değerdir. Sidas’a gittiğinizde, bu derenin çevresinde Lidya ve Roma dönemine ait birçok kalıntı görebilirsiniz. Ne yazık ki, ülkemizdeki pek çok yerde olduğu gibi, burada da mezarlar ve tarihi kalıntılar defineciler tarafından defalarca tahrip edilmiş. Bunun üzerine 1960’lı yıllarda bölgeye bir güvenlik görevlisi tahsis edilerek bu tahribatın önüne geçmeye çalışılmış. 

Sidas Antik Kenti’nde kale giriş kapısı, açık hava tiyatrosu, hükümet binası ve bugün bile sağlam bir şekilde ayakta duran stadyum bölgede gezip görebilecek yerlerin başında geliyor.  İsterseniz şimdi bu güzel antik kentin kalıntılarını birlikte inceleyelim. 

Kral Yolu

Sidas Antik Kenti’nin kuzeyinden geçen Kral Yolu, tolaz tepelerini takip ediyor. Bu tepelerin altından geçen tüneller olduğu ve bu tünellerin Sidas’a 8 kilometre uzaklıktaki Kofurlu Köyü yakınlarına kadar uzandığı söyleniyor. Bölgede herhangi bir bilimsel araştırma yapılmadığından bu söylentilerin doğruluğu net olarak bilinmiyor. 

Sidas Açık Hava Tiyatrosu

Harabelerin güney doğusundadır. U şeklinde olan tiyatronun üç tarafı büyük taşlarla yapılmış tribünlerden oluşuyor. Kuzey tarafı ise açık olan kısımdır. Tribünlerde taştan yapılan oturma yerleri tek tek harflendirilmiş. Bu oturma yerlerinin aralarında belli mesafelerle koridorlar bırakılmış. 

Sidas Açık Hava Tiyatrosu’nun keşfedilme hikayesi oldukça ilginç. 1960’lı yılların sonunda, İcikler Kasabası halkı tarafından imece usulü üzerindeki çalı, taş, toprak temizlenerek tiyatro tribünü tamamen ortaya çıkarılmış. Ardından ise, bölgenin tanıtımının yapılması amacıyla tiyatroda güreşler yapılmış. Birkaç yıl üst üste düzenlenen güreşler, tiyatro alanının tarım sahası olarak kullanılmasıyla birlikte terk edilmiş. 

Tiyatroda tribünlerin üç tarafının çevresi tarihi mezarlar ile çevrilidir. Bu mezarların bir kısmı halk deyimiyle tekne taşlarından yani lahitlerden oluşuyor. Bu lahitlere gömülen ölüler genişliği bir metre, derinliği yarım metre ve boyu iki metre civarında olan taştan yapılmış kapaklarla örtülmüş. Halk arasındaki söylentiye göre; bu mezarlara krallar, eşleri, çocukları, anne ve babaları gibi yakınları gömülmüş. Hatta bu mezarlarda büyük defineler bulunduğu yıllardır dilden dile dolaşıyor. 

Sidas Hükümet Binası 

Yaklaşık 10 ton ağırlığında, dikdörtgen prizması şeklinde işlenen taşlarla yapılan Hükümet Binası, dışarıdan bakıldığında adeta bir kale görünümündedir. Giriş kapısı kemer şeklindedir ve taşlar birbirine kenetlenerek yerleştirilmiştir. Bina çevresindeki dikili taşlar ve kale duvarlarının bir bölümü bugün hala görülebiliyor. Geçmişte, yaklaşık 200 sütunun yerlerinden çıkarılarak İcikler Kasabası mezarlığının giriş kapısına yerleştirildiği ancak bu sütunlardan çok azının günümüze ulaştığı biliniyor. 

Halk arasında bu binanın içinde ya da altında hazine olduğuna yönelik yaygın bir inanç bulunuyor. Ancak binanın büyük taşlarla yapılması sebebiyle, bu söylentiye rağmen defineciler binaya girememiş. 

Sidas Yer Altı Sarayı 

Yıllar önce, Sidas’ın güney batısında yer alan, taşlık ve kayalıklarla kaplı Nal Tepesi’nin kuzey batısında yer altı sarayları bulunmuş. İlk zamanlar açık olan bu bölümler zamanla taş ve toprakla doldurulmuş. Bugün ise bu yer altı sarayların tamamı taş yığınlarının ve ormanların altında kalmış durumda.

Lidya Silah Deposu 

Sidas Antik Kenti’nin batısında yer alan, Katilin kaş ve kara balçık kaşı isimleriyle bilinen sırtların tam ortasında bulunan düzlük alanın altında Lidyalılara ait silah deposu bulunduğu söyleniyor. 

Sidas Sikkeleri (Metal Paraları)  

Tarihte parayı ilk kez kullananların Lidyalılar olduğunu biliyoruz. Sidas Antik Kenti’nde de Lidya, Roma ve Osmanlı dönemine ait çeşitli sikkeler bulunmuş. Bu sikkeler üzerinde dönemin devlet adamlarının portreleri, kadın resimleri, asker resimleri ve çeşitli hayvanlara ait resimler yer alıyor. Bugün bile hala Sidas tarlalarında çalışan İcikler halkı toprak altında madeni para ile karşılaşabiliyor. 

Tarihi Kuyular

Sidas Antik Kenti’nde çok sayıda kuyu bulunuyor. Tam silindir şeklinde olan bu kuyular yaklaşık 30 metre derinliğindedir. Bu kuyuların ağızları 5-10 cm kalınlığındaki taşlarla kapatılmış. Kayrak adı ile bilinen bu taşların en önemli özelliği düzgün bir şekilde işlenmiş olmasıdır. 

Sidas Antik Kenti’ndeki kuyuların bir kısmı toprakla doldurulmuşken bir kısmının içinde ise su bulunuyor. Sidas’taki pek çok yer gibi bu kuyular da definecilerin uğrak yeri haline gelmiş. Kuyuların defineciler tarafından boşaltıldığı ve içlerinden çeşitli kemikler çıktığına yönelik iddialar dilden dile dolaşıyor. Ancak çıkan kemiklerle ilgili bilimsel bir inceleme yapılmadığından kemiklerin neye veya kime ait olduğu bilinmiyor. 

Ağin Mağarası

Sidas’ın tam kuzeyinde yer alan beyaz topraklı küçük mağaraya alana Halk tarafından Ağin (Ak İn) ismi verilmiş. Bu mağara o kadar küçüktür ki içine ancak emekleyerek girebiliyorsunuz. Bu nedenle mağaraya girmeyi tercih edenlerin sayısı oldukça azdır. Cesaret edip de mağaraya girenler, belli bir noktadan sonra mağaranın içerisinde su bulunduğunu, suyun gittikçe derinleşmesi sebebiyle ileriye gidilemediğini söyler. Diğer bölümler gibi buranın da büyüklüğü hakkında herhangi bir bilgi bulunmuyor. 

Kaynak: demirci-bld.gov.tr

Yorumunuzu paylaşın

directions_bus
200'den fazla
Otobüs Firması

lock
Güvenli Ödeme
(0 Komisyon)

done
Kolay ve hızlı bilet alma

event_busy
Online İptal Kolaylığı

keyboard_arrow_up