Balıklı Göl Efsanesi

Hey yıl yerli-yabancı milyonlarca ziyaretçiyi ağırlayan Balıklı Göl, ülkemizin görülmeye değer yerlerinden biridir. Balıklı Göl, bir diğer adıyla Halil-ür Rahman, Peygamberler Şehri olarak bilinen Şanlıurfa’da şehir merkezinin güneybatısında yer alır. Balıklı Göl Efsanesi’nin başkahramanı olan Hazreti (Hz.) İbrahim’in Şanlıurfa’da doğduğu rivayet edilir. Hz. İbrahim’in ateşe atıldığı yer olarak anlatılan Balıklı Göl, kentin en fazla ziyaretçi çeken yerlerinden biridir.

Kutsanmış Göl

Allah’ın Dostu anlamına gelen Halil-ür Rahman adıyla da anılan Balıklı Göl’ün kulaktan kulağa dolaşan pek çok hikayesi vardır. Olur da yolunuz Şanlıurfa’ya düşerse, herkesin bu göl ile ilgili farklı hikayeler anlattığına şahit olabilirsiniz. Bu yazımızda Balıklı Göl’ün en çok anlatılan iki hikayesini bulacaksınız. 

Balıklı Göl hikayesinin Babil Hükümdarı Nemrut ile Hz. İbrahim Peygamber arasında geçen olaylar sonucunda oluştuğuna inanılır. Putperestlik ile mücadele eden Hz. İbrahim,  üç dinin (İslamiyet, Musevilik, Hristiyanlık)  inandığı bir peygamberdir. Hz. İbrahim yaşadığı kentteki insanlara putlara tapmayı bırakmalarını ve Tanrı’ya inanmalarını söyler. Halkına yaptığı zalimlikler ile tanınan Kral Nemrut’un kızı Zeliha, Hz. İbrahim’e aşıktır ve ona inananlar arasında yer alır. Hz. İbrahim’e düşmanlık besleyen Nemrut, Hz. İbrahim’i küçük bir tepenin üzerine kurduğu mancınıklara (sütunlara) gerdiği halat ile tepenin aşağısında yanan ateşe fırlatır. Hz. İbrahim’in atıldığı yerdeki ateşin göle, ateşte yanan odunlarınsa balıklara dönüştüğüne inanılır. Hz. İbrahim’in arkasından ağlayan Nemrut’un kızı Zeliha’nın gözyaşlarından ise Balıklı Göl’ün hemen yanında bir göl daha oluşur. Bu gölün ismi, Zeliha’nın gözü anlamına gelen Ayn Zeliha’dır.

Balıklı Göl’ün en çok bilinen hikayesinde ise, Kral Nemrut rüyasında bir yıldız görür. Nemrut’un rüyasını yorumlayan rüya yorumcuları, o yıl dünyaya gelecek bir erkek çocuğunun putperestliği yok ederek hükümdarlığı kendisinin elinden alacağını söylerler. Bunun üzerine Nemrut, o yıl doğacak bütün erkek çocuklarının öldürülmesini emreder. Nemrut’un askeri olan Azer, kısa bir süre sonra doğum yapacak olan eşi Nuna Hatun’u bir mağaraya götürür. Nuna Hatun, oğlunu doğurur ancak Nemrut’tan korktuğu için oğlunu mağarada bırakır ve evine döner. Ancak bir süre sonra dayanamaz ve mağaraya geri gider. Mağarada, çocuğun yaşadığını ve bir ceylan tarafından beslendiğini görür. Hz. İbrahim’in başparmağını emdiğini ve parmağından gelen sütle beslendiği yönünde rivayetler de vardır. Hz. İbrahim, büyüdüğünde baba evine döner. Nemrut’un putlara taptığını ve halkını da buna zorladığını gören Hz. İbrahim, bunun doğru olmadığını halka anlatmaya başlar. Ancak Nemrut’un zalimliği ve korkusu yüzünden kimse bir şey diyemez. Diğer yandan Nemrut’un kızı Zeliha, gönlünü Hz. İbrahim’e kaptırır ve onun yanında yer alamaya başlar. Hz. İbrahim, bir tören günü, kimsenin sarayda olmadığı bir anda elindeki balta ile saraydaki tüm putları parçalar. Baltayı ise en büyük putun üzerine koyar. Haber tez zamanda Nemrut’a ulaşır. Haberi alınca çok sinirlenen Nemrut, en büyük putun üzerine asılan baltayı eline alır ve bir taş parçasının bu işi nasıl yapabileceğini bağırarak sorar. Bunun üzerine Hz. İbrahim de, kendi yaptıkları taşa inandıklarını hatta bu taştan kendilerini korumalarını beklediklerini söyler ve Tanrı yerine konulan bu taşın diğer putların kırılmasını nasıl önleyemediğini sorar. Bu konuşma karşısında öfkesi göklere çıkan Nemrut, Hz. İbrahim’in yakılmasını emreder. Emrin verildiği gün, ülkede ateş yakılması yasaklanır. Tüm odunlar toplanır ve o güne kadar görülmemiş büyüklükte bir ateş yakılır.  Nemrut’un emriyle, Hz. İbrahim, Urfa Kalesi’nin burçlarına konulan mancınıklara gerilen halatla ateşe atılır. Ancak Tanrı’nın mucizesiyle ateş suya, odunlar ise balığa dönüşür. Hz. İbrahim ise ateşin hemen yakınlarındaki gül bahçesine düşer. Hz. İbrahim’e inanlardan olan Nemrut’un kızı Zeliha da, İbrahim Peygamberi’in ardından kendini aşağıya atar. Zeliha’nın düştüğü yerde de Ayn Zeliha gölü meydana gelir. 

Görüldüğü gibi, Balıklı Göl ile ilgili anlatılan hikayelerin ortak özelliği, sonunda Hz. İbrahim’in atıldığı ateşin suya, odunların ise balığa dönüşmesidir. Balıklı Göl’ün bu kadar çok ilgi çekmesinin en önemli sebebi, tüm bu olayların bir mucize olduğuna inanılması ve göldeki balıkların kutsal sayılmasıdır. Balıklı Göl’de yaşayan balıkları tutanların başına çeşitli belalar geleceği rivayet edilir. Bu sebeple bu göldeki balıklara kimse dokunmaz. 

Şanlıurfa’nın Simgesi 

Balıklı Göl ve Ayn Zeliha Gölü’nün karşısındaki tepenin üzerinde mancınık olarak kullanıldığına inanılan iki sütun bugün hala ayaktadır. Sütunlardan birinin altında bitmeyen su, diğerinde ise bitmeyen altın olduğuna inanılır. Sütunlardan birinin yıkılması durumunda kentin altına, diğerinin yıkılması durumunda ise suya gömüleceği rivayet edilir. Bir başka rivayete göre de, eğer Anadolu topraklarının tamamı işgal edilirse, bu kutsal balıkların birer askere dönüşerek savaşa katılacaklarına inanılır.

Günümüzde, Hz. İbrahim’in yaşadığı söylenen mağaradaki suyun pek çok hastalığa iyi geldiği de söyleniyor.  

Şanlurfa’nın simgesi Balıklı Göl’e ait efsaneleri yerinde dinlemek ve insana huzur veren atmosferini yaşamak için mutlaka bu kutsanmış mekanı ziyaret etmelisiniz. 

Yakın Çevrede Gezilecek Yerler

Şanlıurfa denildiğinde birçok kişinin aklına önce Balıklı Göl geliyor. Yolunuz bu tarihi şehre düşerse, Balıklı Göl’ün yanı sıra çevredeki başka yerleri de görüp gezmenizi tavsiye ederiz. 

Şanlıurfa’da görebileceğiniz yerlerden biri, Balıklı Göl efsanelerinde sıkça duyduğumuz Urfa Kalesi’dir. Balıklı Göl ziyaretinizi, Urfa Kalesi gezisiyle tamamlayabilirsiniz. 

Bu bölgede görebileceğiniz yerlerden bir diğer ise, Göbekli Tepe’dir.  Dünyanın en eski arkeolojik tapınağı olan Göbekli Tepe’nin tarihi, Cilalı Taş devrine kadar uzanır. Eğer tarihle ilgileniyorsanız bu mağbedi keyifle gezebilirsiniz. 

Tarihe meraklılar için Şanlıurfa’da gezilecek bir diğer yer ise, Bazda Mağaraları’dır. Taş ocakları olan bu mağaralarda tüneller, meydanlar ve galeriler yer alır.  Keyifli bir gezi için bu mağaraları bir rehber eşliğinde ziyaret etmenizi öneririz. 

Şanlıurfa gezisi yapıyorsanız şehrin adı söylendiğinde akla ilk gelen yerlerden biri olan Fırat Nehri unutulmamalı elbette. Adına türküler yazılan Fırat Nehri’nde yüzmek tehlikelidir ancak etrafında gezerek nehrin muhteşem güzelliğiyle ruhunuzu dinlendirebilirsiniz. 

Şanlıurfa’ya gelmişken Harran Kalesi, Harran Höyüğü, Harran Üniversitesi, Harran Kümbet Evleri, kentteki tarihi antik kentleri, tarihi camileri ve çarşıları gezmenizi, ayrıca her biri birbirinden lezzetli olan yöresel yemekleri tatmadan dönmemenizi öneririz. 

Yorumunuzu paylaşın

directions_bus
200'den fazla
Otobüs Firması

lock
Güvenli Ödeme
(0 Komisyon)

done
Kolay ve hızlı bilet alma

event_busy
Online İptal Kolaylığı

keyboard_arrow_up